Bu aralar erken kalkmakta biraz zorlanıyorum. Sebebi de geceleri biraz yazma çizme mesaisi yapmam. Dün yazıyı sekiz gibi bitirip, canlı yayına katıldım. Saat on buçukta tertemizdim. Öyle olunca da biraz bir şeyler okuyup on iki gibi koşa koşa yatağa gittim. Uyku olmayınca döndüm durdum ama olsun. Hedef büyük. Sabah erken kalkılacak. Ve kalkıldı da. 6:30'da güne başladım.

Üst paragrafa tekrar bakınca sanki 10'a kadar yatıyormuşum gibi olmuş. Can sıkıcı bir dallama olma pahasına erken kalkamadığım diye kendime söylendiğim saatin evden çalışan biri olarak 7:30 olduğunu belirtmek isterim. Aradaki bir saat büyük bir fark gibi gözükmese de benim günlük rutinlerimi tırpanlayan bir fark yaratıyor ne yazık ki.

Yaklaşık iki haftadır sabah yürüyüşlerini boşladım geç kalktığım için. Sabah yürüyüşleri tek başıma biraz düşünmeye fırsat bulduğum şeylerdi. Eksikliğini çabuk hissettirdi. İkinci kayıp iş bitirme performansımı etkilemesi. Sabah erken kalkıp, yürüyüş yapıp eve dönünce günün ilk işini bitirmiş gibi hissediyorum. Bu küçük başarı günün geri kalanı için bir çıpa etkisi yaratıyor. İçimden "tamam ya" diyorum. "Yürüdük falan, şimdi işlere girişeyim."

Bir çıpa etkisini de rejim tarafında görüyorum. 4 ayda 15 kilodan fazla verdim. Yürüyüşün bunda etkisi büyük. Kalori yakmaya etkisi neredeyse sıfır ancak sabah yürüdüğümde rejime uyma konusunda daha istikrarlıyım. Son iki hafta aralarda bir iki hurma, azıcık fındık falan kaçamak yaptım mesela. Yürüdüğümde bu konuda daha sıkı idim. (Ya da ben öyle sanıyorum.) Özet, yürümek bana yarıyor. 😄

Yürürken eskiden podcast ya da müzik dinlerdim. Artık ikisini de pek yapmıyorum. Kendimle baş başa kaldığım anlar olarak değerlendirmek beni daha mutlu ediyor. Gündemden, işlerden falan uzaklaştığım, kendimle kaldığım zamanlar. Bu yalnızlığın sorgulayıcı ve bazen de yargılayıcı bir tarafı mutlaka oluyor. Kendime karşı biraz acımasız olduğum zamanlar.

Genellikle yapmak istediklerim ve yapamadıklarım üzerine bu yargılayıcı tavır. Azıcık kendini bir şey zannetme ve çuvallama durumları. Başta biraz can sıkıcı olsa da yürüdükçe daha affedici oluyor süreç. Hatta bir süre sonra ve bazen birkaç günlük yürüyüş sonunda yapmak istediklerim konusunda kendimi yeni kararlar alırken buluyorum. Yeni planlar, yeni küçük hedefler, yeni heyecanlar... İnsan başarısızlıklarını da böyle böyle hazmediyor. Onarıyor egosunu, yola devam ediyor.

Bugünkü kendimle tartışma konum gelecek ile ilgiliydi. Ne yapmak ve nereye varmak istiyordum. Kendimi adadığım gaye ile bugün yaptıklarım örtüşüyor muydu? Ne değişmişti? Hala aynı şeyi mi istiyordum?

Yaşam gayesi üzerine yıl başında bir şeyler karalamıştım. Yürürken aklımda yoktu bu yazı. Bu satırları yazarken aklıma hem linklediğim yazı hem de zamanında Twitter'a yazdığım bir akış geldi. Tıklayıp uzun uzun okuyabilirsiniz.

Ben hepsini tekrar bir okudum. Sabah yürürken biraz kendimi gitmek istediğim yoldan çıkmış hissediyordum. Durum o kadar kötü değilmiş. Hatta son zamanlarda aldığım kararlar kısmen de olsa varmak istediğim yere bir adım daha yaklaştırmış beni.

Ara ara hayatımdaki değişimleri paylaşıyorum sizlerle. Bunun bir kısmı, kendimi sorumlu hissettiğim siz okuyuculara karşı şeffaf olmak, bir diğer kısmı ise kendi dönüşümüm ile ilgili bazı kilometre taşlarını bir kenara not almak.

40-45 günlük ülke gündemi yüzünden içerik paylaşmak konusunda biraz yavaşlamıştım. Bu yavaşlamayı İngilizce içerik üretmek için bir fırsat olarak gördüm. Buraksu.com'a yazdığım içerikler ile ilgili kafamda bir miktar soru işareti vardı. Kendimi şu an olduğu gibi ifade etmek ile okuyucuya bir şeyler verme arasında çok savruluyordum. Pazarlama ile ilgili yazdığım çoğu içerik "neden?" sorusuna odaklanıyor, genellikle bir keşif, bir merak duygusu ile tetikleniyordu. İşlev kısmı nerdeyse her zaman konu dışı bıraktığım bir alandı. Teorik bir tartışma, bazen bir fikir, bazen de bir hikâye beni yazmaya itiyordu. Yazıyı okuyanların benimle birlikte düşündüğünü, okurken kendi fikirleri ile yeni şeyler keşfettiklerine eminim. Ama bu fikirler uygulamaya dönme amacı taşımıyordu.

Artık değil. 😃

Yeni e-posta listem LearnFromBurak.com pazarlamanın teorik kısmından çok pratiğine odaklanıyor. Her içeriğin bir bağlamı, nedeni var elbette ancak asıl odakta uygulama var. Kendi deneyimlerim ile pazarlama pratiklerinin birleştiği yep yeni bir içerik yapısı. Olabildiğince kısa, kolay hazmedilier ve dolu dolu bir bülten. Bu fikri çal, Bana Sor şu an aktif olarak yayına geçmiş kategoriler. Adım adım zenginleşecek. Linkten hemen abone olabilirsiniz.

İngilizce konuşanlar, Burak diyemediği için "Bruce" rumuzu ile aynı içeriklerin İngilizce versiyonlarını da yayınlamaya başladım: "LearnfromBruce.com" İsterseniz onu da takip edebilirsiniz.

Bu iki bültene ek olarak benim editörlüğünü yaptığım TheExecutives.net'de de değişiklikler var. Haftalık özetler yerini canlı Youtube yayınına bıraktı. Her hafta gündemdeki bir ya da birkaç konuyu derinlemesine incelemeye başladık e-posta bülteninde de. Abone değilseniz ona da kaydolmayı unutmayın.

Buraksu.com tarafında ise pazarlama yazamaya devam. Burada yeni fikirler, taze iç görüler, denemeler ve kendi hayatımdan hikayeler yer almaya devam edecek. Birlikte dünyayı anlamaya çalışacağız.

Benim kendi yolculuğumda da yeni bir seviyeye yükselmiş oluyorum. Konuya daha önce sadece yazmak gözüyle baktığım için okuyucu biraz ihmal ettiğim kısımdı. Şimdi roller biraz değişti. Yeni bültenlerde artık okuyucu için içerik üretmeye başladım. Alışmadığım bir yazım şekli. Çok emek veriyorum, çok da zaman alıyor ama okuyucunun en az eforla bir şeyler öğrenmesine yardımcı olabiliyorum. Bu deneyimin beni dönüştürmesinden ayrı bir keyif alıyorum. Kendimi ifade etmek biraz kolaydı. Şimdi oyunda yeni bir chapter açıldı. Bakalım ben neler öğreneceğim.

Yoğun bir günün sonu 21:15'te bu satırlarla bitiyor. Yürürken kafama takılan şeyleri paylaşmanın huzuru var içimde.

Yol uzun. Daha anlatacak çok hikayem var.

Anlatmaya devam...

Yazıyı paylaş