Dünyaya hakim olmamızın ilk çentikleri: DIKW Hiyerarşisi
Veriden başlayıp bilgeliğe doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Taş devrinden kalma bir kemik ile başlayan yolculuk insanlığı nasıl değiştirdi? Peki biz bu değişimden ne öğrenebiliriz?
Bu yazı, zor bir soruyla başlayacak. Yazının hemen başında üç farklı sayı dizisi paylaşacağım sizinle ve sorum, bu diziler ile ilgili olacak. Lütfen sayıları dikkatle takip edin.
1. Dizi:
7 + 5 + 5 + 10 +8 + 4 + 6 + 3
2. Dizi:
9 + 19 + 21 + 11
3. Dizi:
19 + 17 + 13 + 11
Bu diziler sana bir şey ifade ediyor mu? Sayıların ya da dizilerin arasında bir uyum ya da ilişki var mı? Peki, üstüne biraz daha düşünüp, ne oldukları ile ilgili fikir yürütebilir misin?
Eğer sayılar ya da diziler arasında bir ilişki kuramadıysan, hiç takılma. 1950’den beri bilim insanları bu dizilerin sırrını çözmeye çalışıyor. Cevaplarımız daha doğrusu fikirlerimiz var fakat bu fikirlerden daha öteye gidemiyor, kesin bir doğru bilgiye ulaşamıyoruz.
Soru, jeolog Jean de Heinzelin de Braucourt1, 1950’de, Afrika’daki bir balıkçı yerleşkesinde 10 santim büyüklüğünde bir babun kemiği bulunca doğdu. Braucourt’un bulduğu, 23.000 yaşındaki bu kemik bölgedeki ilkel insanların kullandığı günlük araç ve gereçlerden birisi. Adını balıkçı yerleşkesi Ishango’dan alıyor. Az önce sizinle de paylaştığım soru Ishango kemiği2 üzerindeki çentikler ile ilgili. Bu kemik üzerinde çalışan bilim insanları, 1950’den beri kemiğin ne işe yaradığı ile ilgili teoriler üretiyorlar ancak hiçbirisi kesinleşmiş doğru bir bilgi değil. Volkanik aktiviteler yüzünden karbon-14 izotopu yöntemi ile kemiğin yaşı kesin olarak hesaplanamıyor ancak üzerindeki çentiklerin bilinçli olarak bırakıldığı, bir işe yaradığı bilim insanlarına göre kesin.
Bugün Brüksel’deki Royal Museum for Central Africa’da saklanan Ishango kemiği, üzerindeki 168 çentik ile, bilinen ilk sayısal veri kayıt aracı. Bu kemikten önce de ilkel insanların kullandığı kemikler var. Kendisinden yirmi bin yıl daha yaşlı olan Lebombo kemiği3 bunlardan birisi. Lebombo kemiği üzerindeki basit işaretler, bize ilk insanların sembol ve işaret kullanabildiğini gösteriyor. Ama o kadar. Ishango kemiği türümüzün daha büyük bir sıçramasının kaydı. Hem daha karmaşık işaretler taşıyor hem de insanların soyut düşünebildiğini bize gösteriyor. Bu sebeple Ishango kemiği veri tarihinin başlangıç noktası ve günümüze ulaşan ilk veri (data) olduğu kabul ediliyor.
Bilim insanları Ishango üzerindeki çentiklerin bilinçli yapıldığından emin. Ama neden yapıldığı, ne işe yaradığı tartışmalı. Farklı bilim insanlarının farklı fikirleri var. Ay takvimi, aritmetik bir oyun, sürgülü hesap cetveli, on ikili ve onlu sayı sisteminin kökeni olması bu fikirlerden bazıları. Kemik üzerindeki çentikleri sayı kabul eden ve bu veriyi işleyerek başka verilerle ilişkilendirerek yapılan yorumlar. Ne yazık ki hiçbiri bilimsel olarak bir kesinlik sunmuyor bize.
Bugün herkesin üzerinde hemfikir olduğu “çentiklerin bilinçli” yapıldığı iddiası bile ispata muhtaç. Kim bilir belki de üzerindeki çentikler sadece kemiği daha iyi kavramak için açılmıştır. Ucuna yapıştırılmış keskin kuvars taşıyla birlikte düşünüldüğünde belki de takvim ya da hesap aracından daha çok, kabile büyücüsünün danslarına eşlik eden bir tören malzemesidir. Ne yazık ki bu iddialarımızı da kanıtlamak mümkün değil.
Peki gerçeği nasıl öğreneceğiz? Elimizdeki veriyi nasıl işe yarar kılacağız?
Söylemesi kolay ama uygulaması zor bir yolu var bu işin. Elimizdeki veriyi başka verilerle birlikte değerlendireceğiz. Bundan 20.000 yıl önce yaşayan insanlardan kalan başka kalıntılara bakacağız. Kullandıkları aletlere, teknoloji seviyelerine, o günkü iklim koşullarına, aynı dönemde yaşayan canlı çeşitliliğine, aynı zaman dilimindeki farklı coğrafyalara ve uzmanların üzerinde çalıştığı onlarca farklı veriye. Bu verileri işleyerek ve birbiri ile ilişkilendirerek makul bir cevap bulacağız. Böylelikle yeni bir bilgi doğmuş olacak ve bu bilgi yeni merakları ateşleyecek.
Bugün bilim insanları Ishango kemiğini, günümüze ulaşan kayıtlı ilk veri kabul ediyorlar. Bu kemik, 23 bin yıl önce, türümüzün gelişerek soyut düşünebildiğinin ve karmaşık bilgileri bir şekilde (çentik) temsil etme yeteneğine ulaştığını gösteriyor. Bildiğiniz gibi insanlığın gelişimi hiç durmuyor. Zamanla kemik üzerindeki çentikler rakamlara dönüşecek. Benzer bir süreçle nesneleri ve kavramları sembolize etmeye başlamış ilkel piktogramlar da yazıya (alfabeye) dönüşecekler. Sayılar ve alfabe önce ticaretin ihtiyaç duyduğu ilkel kayıt mekanizmalarını geliştirecek, daha sonra bu tecrübe (knowledge) ticaret ile farklı medeniyetlere yayılacak. Sayı ve alfabe evliliği veriyi kaydetmeyi, saklamayı, aktarmayı ve işlemeyi olanaklı hale getirecek. Veri işlenerek bilgiye dönüşecek ve çıktı tekrar kaydedilerek verileştirilecek. Kümülatif olarak biriken bu bilgiler arasında yeni bağlar kurulacak. Sahip olunan bilgiler ilişkilendirilecek. Tekrar işlenerek zamanla insanların kuşaktan kuşağa aktardığı bir tecrübe (knowledge) yaratacak.
Gün gelecek, atılan ilk çentikle başlayan maceramız, binlerce yıl sonra, bilginin aktarımı, dönüşümü ve yeniden üretimi sayesinde Ay’a ulaşmamızı sağlayacak. Birkaç bin yıl önce mağaralarda yaşam mücadelesi veren insan türünden 650 milyon kişi, Neil Armstrong’un ayın yüzeyindeki ilk adımlarını atarken söylediği “Benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım” sözlerini evlerindeki televizyonlardan canlı olarak izleyecek.
Bilginin dönüşümü, yeniden üretimi, aktarımı on binlerce yıldır sürüyor. Ateşi kullanabilmek, alet yapabilmek, yazının icadı aktardığımız en önemli keşif ve icatlardan bazıları. Ishango kemiği kayıt konusunda başarılı olsa da ne yazık ki saydığım icatlar kadar meşhur değil. Halbuki veriyi kullanma şeklimizi değiştiren onu aktarabilmemizi sağlayan en önemli keşiflerden birisi. Benim açımdan bu kemiğin hikayesinin anlatmak demek bilginin insanlığı nasıl dönüştürdüğünü de anlatmak demek.
Veriye bir gözlem, ya da nesnel gerçek olarak yaklaşabiliriz. İngilizcesi bildiğiniz gibi data. Latince datum yani verilen şey kelimesinin çoğulu. Veri kelimesi gerçekten çok iyi bir Türkçe karşılık ancak yazının devamında kullanacağım information, knowledge ve wisdom kelimeleri, bilgi, malumat, irfan gibi karşılıklara indirgenmiş. Bu indirgeme de anlamı törpülemiş. Kendimi ifade ederken istemeye istemeye bu kavramların İngilizcelerini kullanacağım yazının devamında.
Veri doğası ve tanımı gereği organize edilmemiş ve işlenmemiş ve dolayısıyla bağlam ve yorum eksikliği nedeniyle hiçbir anlamı veya değeri olmayan bir şey. 4Veri işlemek bir yarar üretme işi. Yine tanımsal olarak veri işleyerek anlam ve amaç ile donatılan veriye bilgi (information) diyoruz. Bilginin işlenmiş, organize edilmiş veya yapılandırılmış olması bilgiyi pratiğe ya da eyleme geçirme imkanı yaratır. Bu uygulama imkanına knowledge5 diyoruz.
Bilgi, veriden başladığı yolculuğunda önce bir yarara, sonra eyleme dönüşür. Son aşama ise nedenselleşir. Son aşamaya kadar “doğru şeyleri yapmak” olarak faydalandığımız bilgi, bu yeni aşamada “yapılacak doğru şeyleri bilmeye” evrilir. Bu bilgi basamağının adı bilgeliktir (wisdom). Açıkçası bu adım alt basamaklardan ve doğal olarak geçmişten gelen tüm kümülatif bilgiyi kullanarak hiç söylenmemiş bir şey söylediğimiz, yeni bir şey keşfettiğimiz, teoriler ürettiğimiz ve problem çözdüğümüz geleceğe yönelik bir adımdır. Bilginin en üst seviyesidir.
Basitleştirirsek veri, DATA ⇒ INFORMATION ⇒ KNOWLEDGE ⇒ WISDOM6 hiyerarşisi ile dönüşür. Genellikle bu dönüşüm zeminde data’nın olduğu bir piramit ile gösterilir. Alt basamaktan yukarı doğru çıkıldıkça bilgi miktarı doğal olarak azalır. Diğer yandan bilginin niteliği ve yararı artar ve nihai olarak bilgeliğe dönüşür.
DIKW piramidinin bir diğer gösterimi veriye, geçmiş gelecek ekseninde zamansal bir zeminde yaklaşır. Datanın ilk basamakta information haline gelerek “ne?” sorusunun cevabını verdiği, sonra dönüşerek nasıl ve neden sorularına cevap verdiği bir gösterim. Bence bu gösterim şekli, what, how to ve why sorularını kullanarak modeli basitleştirmiş, uygulanabilirliğini arttırmıştır. Yine bu gösterim şekli, az önce de bahsettiğimiz, bir şeyleri doğru yapmak ile doğru şeyleri yapmak farkına vurgu yapmaktadır.
DIKW hiyerarşisinin görselleştirilmesinde açık ara en başarılı model nokta, bağlantı ve ilişkiyi gösteren model. Bu gösterimde ilk adımda data ayrı ve bağımsız noktalar şeklindedir. Data işlenerek kategorize edilir ve information noktaları oluşur. Bu işlenmiş noktaların birbirleriyle ilişkilenmesi ya da bağlanması knowledge adımının gösterimdir. Bu geniş ilişki ağında hangi bağlantının daha güçlü olduğu ya da önceliklendirilmesi gerektiği daha kalın bağlar ile gösterilir. Bu son adımdaki gösterim wisdom adımıdır. Bu modeli beynimizdeki sinir hücrelerinin birbirleriyle etkileşimine benzetiyorum. Ne kadar çok etkileşim o kadar kuvvetli bağlar.
Var mısınız o zaman Ishango kemiğinin kullanıldığı çağlara, ilk insanların yanına gitmeye?
DATA: Taşların keskin kenarlara sahip olabileceğini ve kesme ya da kazımak için kullanabileceğini gözlemleme.
INFORMATION: Bu gözlemlerden yola çıkarak keskin kenarlı taşları toplayıp ayırmayı ya da birbirlerine vurarak keskin kenarlar oluşturacak şekilde şekillendirmenin mümkün olduğunu keşfetme.7
KNOWLEDGE: Keskin taşları kullanarak farklı aletler yapabilmek. Balta, bıçak gibi bu aletleri avlanma, yiyecek toplama ve barınma gibi amaçlarla kullanabilmek.
WISDOM: Alet yapımının hayatta kalma şansını arttırdığını bilmek.
Burada dikkat etmenizi istediğim şey DIKW hiyerarşisindeki her basamağın, her dönüşümünün başka bir piramit içerisinde de veri, bilgi, knowledge olarak yer alabileceği. Örneğin balta yapmayı bilmenin bir parçası olarak tahta sap yapmayı ya da sarmaşıklardan ip yapmayı da knowledge olarak bilmek zorundasınız. Başka bir örnek ile devam edelim.
Bir grup insan yiyecek ihtiyacını karşılamak için ava gidiyor. Hangi hayvanları nerede bulabilecekleri verisine sahipler. (DATA) ==> Hayvanları tespit etmek için iz takip etmeyi, avlanmak için mızrak, balta, ok gibi araçları hem yapmayı hem de kullanmayı biliyorlar (INFORMATION). ==> Fazla avlandıklarında bazı hayvanların neslinin tükendiğini ve dönemsel olarak av veriminin düştüğünü fark ediyorlar. İhtiyacı kadar avlanma ya da besinleri çeşitlendirme gerekliliğini öğreniyorlar. (KNOWLEDGE) ==> Grubumuz zamanla, doğayı değiştirebileceğini, yok edip var edebileceğini, hayatta kalma güdüsü ile anlık ya da kısa vadeli hareket etmek yerine orta ve uzun vadeli de düşünmesi gerektiğini öğreniyor. Daha kontrollü avlanma ve tarım doğuyor. (WISDOM)
Gelelim günümüze. Bir DIKW örneğini de günlük hayatımızdan verelim. Madem ilkel insanlar tarım yapmak zorunda kalacaklar örneğimiz de tarım üzerine olsun.
DATA: Mersin'de son 10 yılda yıllık hava sıcaklığı ve domates verimi verileri.
INFORMATION: Bu verilerden, domateslerin 20-25°C arasındaki sıcaklıklarda en iyi verimi verdiğini, 30°C'nin üzerindeki sıcaklıklarda verimin düştüğü ve 40°C'nin üzerindeki sıcaklıklarda domateslerin kuruduğu.
KNOWLEDGE: Bu bilgiden, Mersin'de domates yetiştirmek için en uygun zamanın ilkbahar ve sonbahar ayları olduğuna, yaz aylarında domateslere gölge ve sulama yapılması gerektiğine ve aşırı sıcak havalarda domates yetiştiriciliğinden kaçınılması gerektiğine dair kararlar verebiliriz.
WISDOM: Bu kararların sonucunda merkezi ya da yerel otorite olarak Mersin'de domates üretimini artırabilir, domates fiyatlarını düşürebilir ve domates israfını önleyebiliriz. Bu verilerle sulama altyapısı kararları alabiliriz. Mersin bölgesindeki domates yetiştiriciliği artışına bağlı olarak salça fabrikası kurmayı planlayabiliriz.
Örneğimizin, gerçek veri ile değil örnek veri ile indirgenmiş bir bakış açısı olduğunu hatırlatmama izin verin. Burada amacım DIKW hiyerarşisinin anlaşılırlığını arttırmak.
Basit örneklerle, anlatmaya çalışmamın, hatta bu yazıyı yazmamın sebebi ise, DIKW piramidini anlamanın veriye, bilgiye, dünyaya daha farklı bakmanızı sağlayacak olması. DIKW hiyerarşisini ya da başka bir deyişle bilginin yarara nasıl dönüştüğünü anlamak demek, bilgiyi daha iyi şekilde yönetmek, bilinçli kararlar almak, problem çözme kabiliyetimizi arttırmak ve daha verimli öğrenmek demek.
İnternette karşılaştığımız bilgilerin hangilerinin data, hangilerinin information ve knowledge olduğunu ayırt etmek bile hayat kalitenizi arttırır. “Hocam, bu bilgiler gerçek hayatta ne işimize yarayacak?” sorusu sizin için ortadan kalkar. Verilen bilgilerin (noktalar) sizin anlam dünyanızda işlenmesi, yorumlanması gerektiğini, bunun için başka bilgilere verilere ihtiyacınız olduğunu bilirsiniz. Eldeki veriler ile alakalı okuma yapmaya, araştırmaya başlarsınız. Merak edersiniz. Çöp bilgi tüketmeyi bırakır daha dengeli beslenirsiniz.
Genel perspektiften baktığımızda veriyi dönüştürmek dünyayı daha iyi anlamamıza, yeni keşif ve icatlar yaratmamıza imkan tanır. İşlenen her veri, her yeni üretilen bilgi, tecrübe, bilgelik insanlığı bir adım ileri taşır. Eğer siz üretiyorsanız insanlığa bir katkı sunma fırsatı sunar.
Tıpkı bundan 23.000 yıl önce Afrika’daki Muhasebo kabilesinden Maal-i Musheo’nun tarihin ilk muhasebe kayıtlarını oluşturması gibi. Bu uydurma isimli kabilenin uydurma isimli muhasebecisi, 7 geyik öldürdükleri avdan geri dönerken birkaç gün önce bulduğu 10 santimlik babun kemiği üzerine 7 çentik attı. Ertesi gün 5, sonraki gün yine 5 çentik. 10. çentiği attığı gün en verimli av olduğu gündü. Her gün kayıt tutmanın zorluğu ya da gereksizliğini düşünen Maal-i Musheo, sekizinci günden itibaren haftalık çentik sistemine geçti. Uyduruk hikayemizin kahramanının, kemiğe sığan son verileri kazırken “benim için küçük ama insanlık için büyük bir çentik” dediği rivayet edilir. (Kemikteki çentiklerin amacının bilinmediğini hatırlatmak isterim.)
Umarım küçük noktaları birleştirerek tasarladığım bu hikaye ile çıktığımız yolculuktan siz de benim kadar keyif almışsınızdır. Şimdi sıra yeni bir hikaye için veri toplamak, işlemek, birleştirmek ve anlam üretmekte. Yeni hikayeyi beklerken bu hikayeyi başkalarına anlatarak ya da paylaşarak siz de Musheo gibi kemiğinize bir çentik atabilirsiniz. Görüşmek üzere!
Jean de Heinzelin de Braucourt - https://en.wikipedia.org/wiki/Jean_de_Heinzelin_de_Braucourt
Ishango kemiği - https://en.wikipedia.org/wiki/Ishango_bone
Lebombo Kemiği - https://en.wikipedia.org/wiki/Lebombo_bone
Rowley, Jennifer (2007). "The wisdom hierarchy: representations of the DIKW hierarchy". Journal of Information and Communication Science - https://journals.sagepub.com/doi/10.1177/0165551506070706
Knowledge kelimesinin ne yazık ki sözlük karşılığı bilgi. Halbuki bu tanım çok kısıtlayıcı. Alternatifi olarak kullanılabilecek öneriler tecrübe, irfan gibi şeyler. Ama bu kelimeler de yetersiz. :/
How to Make Stone Tools in a Survival Situation -
Klavyenize sağlık, düşündürücü bir yazı olmuş. Yanlış bilmiyorsam histografyada (tarih yazımında) bu yaklaşıma "whig history" deniyor.