Pazarlama Zirvelerinden Nefret Etmemin 10 Sebebi
1. Konuşmacılar, konuşmacı olmak için para öderler
Tüm konuşmacılar değil ama büyük kısmı sponsorluk hakkı satın alan şirketlerin temsilcileridir. Bu etkinliklerde de markalarını ve kendilerinin başarılarını anlatır, tanıtım yaparlar. İzleyiciler nitelikli konuşmacıları dinlemek için bilet satın alırlar ancak dinledikleri sıklıkla kurumsal basın bültenleri olur. Bu tarz kurumsal saçmalıklar için para ödememeyi tercih ederim.
2. Konuşmacı içeriklerinin %80'inden fazlası boştur
Etkinliklere davet edilen görece daha profesyonel konuşmacılar aynı konuşmacı havuzundan gelirler. Bu konuşmacılar sıklıkla farklı etkinliklerde aynı sunumu yapar ya da çok az değiştirirler. Bir diğer sunum formatı başarı hikayesi gibi temalar taşıyan sunumlarda karşımıza çıkar. Aynı kişiler hakkında aynı hikayeleri dinlersiniz: “Bir gün Steve Jobs veya Elon Musk veya Bill Gates…”
Eğer konuşmacı bu iki profile uymuyorsa emin olun mutlaka Metaverse, NFT, mobilin yılı gibi trendy olmuş popüler bir saçmalık hakkında konuşmanın bir yolunu bulacaktır.
3. Networking
“Networking” iş dünyasında biraz abartılan sihirli bir kelimedir. Bir şey satmak için bu etkinliklere gidersiniz ama orada size de bir şey satmak isteyen insanlar bulunur. Bu ironik satışçı açmazını aşmak imkansızdır. Bu etkinliklerde networking yapmaz, genellikle eskiden tanıdığınız birileri ile takılırsınız. Yeni birileri ile tanışmak ise bir ilişki değil, sadece bir kartvizitten ibarettir.
4. Yüzeysel içerikler ve keçiboynuzu yemek
Bir konunun ayrıntılarını konuşmak için yirmi ya da otuz dakika yetmez. Ek olarak, konuyu dinleyen seyircinin bilgi düzeyi de aynı değildir. Bu engeller nedeniyle konuşmaların neredeyse tamamı yüzeyseldir. Etkinlikte geçirilen koca bir günün ardından muhtemelen hiçbir şey öğrenmezsiniz. Bazı fikirler edinebilmişseniz, şanslısınız. Etkinlikte geçirilen bir gün keçiboynuzu yemek gibidir. Birazcık tat elde etmek için bütün keçiboynuzu kemirmeniz gerekir.
5. Etkileşim yoksunluğu
Konuşmalar tek yönlü iletişim için tasarlanmıştır. Sunumdan sonra başlayan o serbest soru vaktini kimse sevmez ve genellikle konuşmayı uzatan ve bir an önce sigaraya çıkmayı engelleyen insan olarak görülürsünüz. Her konuşmacının sınırlı bir zamanı vardır ve bu zaman baskısı etkileşimi öldürür. Yorum/soru bölümü olmadığından izleyicilerden de bir katkı almak imkansızdır.
6. Senkronizasyon
Dinlemeye değer bir seans bulabilecek kadar şanslıysanız, eminim ki başka bir salonda dinlemeye değer bir sunum her zaman vardır. Ben buna Murphy’nin senkron kuralı diyorum!
Etkinliğe katıldığınızda tüm etkinliğin takvimiyle senkronize olmanız gerekir. Tüm etkinlik zamanlamasına uygun hareket etmek zorundasınız. Bir veya iki seans geçemezsiniz, her oturumun başlama saatini beklemeniz gerekir. x2 hız ile kimseyi dinleyemezsiniz. Gerçek hayat Youtube değildir.
7. Organizasyondan bir sonraki gün
Biletinizi firmanız ödediyse, patronunuz size “Etkinlik nasıldı? Ne öğrendin? Meslektaşlarınızla paylaşmaya hazır mısın? Etkinlik özeti için bir sunum hazırlaman mümkün mü?” diye sormak için eminim sizi ofiste bekliyor. Bu da yetmezmiş gibi “yeni müşteri bulabildin mi?” sorusu ile daraltmaya hazır olun!
8. Hikayeler & Manipülasyon vs. Veri & Sıkıcılık
En iyi konuşmacılar harika hikaye anlatıcılarıdır. Şunu asla unutmayın, biri bir hikaye anlatıyorsa, sizi manipüle etmeye çalışıyordur. Hikayeler gerçekler hakkındaki yorumlardan oluşur. Hikayeler her zaman özneldir ve sizi “kurgusal bir gerçeğe” yönlendirmek için bazı bilgileri gizler.
İşin kötü yanı daha rasyonel, hikayelerden uzak, veri odaklı bir sunum görürseniz uykunuzun geleceğine eminim. Verilerden bir şeyler öğrenmenin en iyi yolu, daha fazlasını analiz etmek, araştırmak ve derinine kazmaktır. Yirmi dakikalık bir sunumdan bu kadar şey beklemek büyük haksızlık.
9. Her zaman bir statü mücadelesi vardır
Bu pazarlama etkinliklerinde şirketi iflasın eşiğinde olan kimseyle tanışmazsınız. Etkinliğe katılan insanlar işlerinden, maaşlarından veya konumlarından her zaman memnundurlar. Sohbetlerde daima nasıl meşgul olduklarından ve şirketlerindeki kahramanlıklarından, maaş çeklerinden ve harcama alışkanlıklarından bahsederler. Şüpheli başarı hikayeleriyle sizi hep etkilemeye çalışırlar. Mutlu, enerjik insanları severim ama karşımdaki sahteliği sineye çekip, yüzüme zoraki bir gülümseme koymak pek haz ettiğim bir şey değil.
10. Her etkinlikte bir küçük orman katledilir
Abarttığımın farkındayım ancak sponsorlar abarttıklarının farkındalar mı? Her etkinlikte faaliyet raporlarından, ürün kataloglarına, broşürlerden, kurumsal dergilere sponsorlar basılı onlarca metaryeli resmen üzerinize atarlar. Sanırım içimizdeki avcı toplayıcı kabiliyeti hitap ettiği için kurumsal zırvalıklar ve promosyonlarla dolu çantalar etkinlik insanlarının bayıldığı şeylerden birisidir. Bunlar benim ilgimi çekmiyor derseniz seyirci koltuklarında her zaman çöpe atılmayı bekleyen broşürler vardır.
*Bu yazı ilk kez marketingmindset.org’ta yayınlanmıştır.