📩 Buraksu.com altında 7 tane e-posta bülteni var.
🚀 İlgini çeken bültenlere ücretsiz kayıt olabilir
🎉 ya da profesyonellere yönelik ücretli bültenlere abone olabilirsin.
Sakın Marka Olmayın serisi ilk olarak “Marka danışmanınızı kovun” yazısı ile başladı. “Nereden çıktı bu marka muhabbeti?” ile de devam etti. Bir önceki yazımız "Minimum Branded Product" idi. Bu yazı serinin dördüncü yazısı. Bu yazımızda kısıtlı kaynaklar ile marka olmayı, bizi marka olmaya götüren stratejik yaklaşımı konuşacağız. Keyifli okumalar.

Yazıya başlamadan "devasa marka" tanımını hatırlatayım isterim.

Adından anlaşılabileceği gibi kategorinin zirvesindeki, ulusal ya da global arenada boy gösteren, büyük bütçelerle neredeyse tüm iletişim kanallarında reklam, tanıtım, sponsorluk yapabilen, bilinirliği yüksek, sadık müşteri kitlesine ulaşmış markalar, devasa markalardır. Hepimizin bildiği, Nike, Coca-Cola, Google, Arçelik, Ülker, Burger King, Starbucks devasa markalardır.

Bizim imkanlarımız kısıtlı. Ne her mecrada reklam yapacak bütçemiz var ne de tüm bunları organize edecek bir pazarlama ekibimiz. Elimizde çalışan, işe yarayan bir ürün ya da hizmet var. Nasıl organik olarak markalaşacağız? Şişmeden, patlamadan adım adım nasıl büyüyeceğiz ve kitlelere ulaşacağız?

Öncelikle anlamanız ve kabul etmeniz gereken bir gerçeklik var. Marka olma işi, büyüme işi bir birikim. Her yeni satış, her yeni mevcut müşteriye tekrar satış, her yeni memnun müşteri birikecek ve zamanla müşterilerin ve potansiyel müşterilerin zihninde bir anlam olarak yer almaya başlayacağız.

Zamanla daha çok müşteriye erişeceğiz, bilinirliğimiz artacak, daha çok tercih edileceğiz ve büyüme giderek ölçekli bir hale gelecek. Tıpkı bir uçağın havalanması, burnunu kaldırıp yükselmesi gibi.

Bu süreci hızlandırmak mümkün mü?
Reklam bunun için var. Ama reklamı bir katalizör gibi görmek lazım.

Lise kimya dersini kim hatırlıyor?
Katalizör, kendisi değişmeksizin, kimyasal bir tepkimeyi sağlayan ya da tepkimenin hızının değişmesine yol açan madde demek.

Reklam, bizim için süreci hızlandıracak, daha fazla müşteriye markayı fısıldayacak ve talebi arttıracak. Biz ise daha fazla müşteriyi memnun etmek için daha çok çalışacağız. İşimizi iyi yaparsak, ürünü ya da hizmeti satın alan memnun olursa işler katlanarak büyüyecek.

Devasa olmadan marka olmanın formülü ne olursa olsun iyi bir ürüne sahip olmak, müşterinin gerçek problemlerini çözmek, rakiplerden daha iyi değer teklifleri yaratmak, orta ve uzun vadede ayrışma imkanlarını daha doğru değerlendirmek ve markanın büyümesine ve ihtiyaçlara göre yatırım yapmaya bağlı.

"İyi de bu nasıl olacak? Yazması kolay." dediğinizi duyar gibiyim. Merak etmeyin, elimde bu iş için geliştirdiğim bir pazarlama modeli var. Ama "ürünün iyi olması" konusunda bir parantez açmama izin verin.

Bu yazı sadece ücretli üyelere özel

Ücretli üyelere özel tüm yazılara ve bu yazıya ulaşmak için şimdi abone olun ve hesabınızı ücretli aboneliğe yükseltin.

Hemen kayıt ol Bir hesabın var? Giriş Yap