Ekran karşımda, imleç yanıp yanıp sönüyor. Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki hangisini anlatsam...

Bir mahalle, göç, kentli olma hikayesi var kafamda. Biriktirdiğim bir sürü hikâye ve görüş ile karışık. Yazmaya korkuyorum baya geniş konu. Yaz yaz bitmeyecek. Belki bir video. Bilemedim. :/

Bir yandan ülke gündemi var. Herkesin içinde boğulduğu. Onunla ilgili söyleyeceklerim var ama kimsenin pek de umurunda değil. Herkesin fikri olan konular. Sonuç, ortada...

Bir müşterim "-ci"li meslek yapmamak lazım demişti zamanında. ""-ci"li meslekleri herkes bilir" diye devam etmişti. Futbolcu, reklamcı, ütücü, temizlikçi, boyacı, satıcı gibi gibi... İstisnaları vardır elbet ama pek haksız sayılmaz. Siz necisiniz?

Uzun yıllardır içimi kemiren ve artık haykırma noktasına gelen bir konu da "kandırılmışlığımız.". Devlet, medya, aileler falan bize bir yalan vaat etmişler. Belki kasıtlı değil, belki biraz da iyi niyetli bir şekilde davrandı herkes. Ama sonuçta bizi saçma sapan bir düzenin ortasında yapayalnız bıraktılar. Hiçbir yere ait olamayan, problemleri sürekli taşınarak çözen, her şeyi yapabileceğine inandırılmış ancak bir şeyi yapmak konusunda bile istikrarı olmayan, aileden, mahalleden, geçmişten kopmuş ruhsuz bireyler olduk... İnsanlar ya bir şeylere tutunmaya çalışıyor ya da bunları düşünmemeye. Eskiden olsa tükendiğimizi hissederdim. Şimdi harcandığımızı hissediyorum...

Can sıktım biraz değil mi? Kendime kurallar koyuyorum böyle zamanda. Kurallar gibi değil de yapılacaklar gibi aslında. İşe yarar olduğumu hissettiğim birkaç şeyi ne olursa olsun sürdürmek. Yazmak hem iyi hem kötü hissettiriyor. Bu yazı gibi biraz dertleşmek iyi geliyor bana. Birilerinin derdimi bilmesi yalnızlığımı kırıyor belki de. Bir diğeri de pazarlama-cı yazılarım. :) Birilerinin işine yaramasını ummak bile güzel.

Arada hiçbir şey yapmak istemediğim oluyor. Elim hiçbir şey yapmaya gitmiyor. Böyle zamanlar kendime "kalk kız soğan hazırla" diyorum. Bir işe yaramak (ya da yaradığına inanmak) böyle düşük zamanları atlamama yardımcı oluyor. Bunları yazıyorum ama bugün aslında hiç düşük değilim. Kendimi mi sabote etmeye uğraşıyorum acaba. 😄 Yapmadığım şey değil...

Bak mesela playlist döndü dolaştı Kargo, Boğaziçi çalıyor. Bir doğu-batı sentezi yazısı gelmesin mi? skdjhaskdlas.

Bugün hava güzel. Sadece güzel değil "pırıl pırıl". Bu güzel havalarda yapılacak en güzel şeyi değil de benim yapmayı sevdiğim şeyi yapayım... Bahçeye inip de biraz çalışayım...

Yarın Ankara'dayım bu arada. Uluslararası Öykü Günlerinde Tevdik ile birlikte Erkan'ın konuğuyum. Ankaralı dostları beklerim. 😄

Bir sonraki iç sıkıntısında buluşmak üzere!

Yazıyı paylaş