Instagram öldü. Şimdi markam için ne yapmam lazım?
Pazarlama faaliyetleri için Instagram’ı kullananlar engelleme sonrası ne yapmalı? Toplanın, adım adım markamızı nasıl ayakta tutacağımızı konuşacağız.
Instagram öldü. Markalar yasta.
E-ticaret yapanlar, içerik üreticileri, irili ufaklı binlerce marka ortada kalmış, ne yapacağını bilmez durumda. Engelin kalkacağı konuşuluyor ancak ne zaman açılacağı bir bilinmez.
Hadi gelin ölüyü gömelim ve “kalan sağlar bizimdir” diyerek hayata devam edelim.
Ölenle ölünmez
Instagram sadece bizim için değil herkes için öldü. Instagram engelli diye ticareti bırakacak değiliz. Erişim engeli var diye danışanlarımızı, öğrencilerimizi, ziyaretçilerimizi, misafirlerimizi ya da müşterilerimizi ortada bırakacak değiliz. Evet zor olacak ama hayat devam edecek. Dükkânı yarın yine açacağız. Daha önce olduğu gibi devam etmenin bir yolunu bulacağız. Ölenle ölünmez. Mücadeleye devam…
Cenazeyi duyuralım
Eşe dosta haber verilecek. Kimi aranacak, kimine WhatsApp’tan yazılacak. Belki gazeteye ilan verilecek vefat ve başsağlığı diye. Küçük bir ilçede iseniz belediyeye haber vermek lazım ki anons geçsinler.
Markamız için de durum böyle. Artık hesabımıza gelen organik erişim, reklam trafiği ya da influencer yönlendirmeleri yok. İlk yapılacak şey hemen ama hemen eski müşterilere dönmek. Eski müşteriler, eş, dost, akraba. Kimin telefonu varsa aranacak, SMS atılacak, WhatsApp’tan ulaşılacak.
Ama önce cenaze nereden kalkıyor, mevta nereye defnedilecek onu netleştirelim.
Instagram çok kıymetli idi. Öldü. Yeni mecralar, yeni trafik kaynaklarımız ne olacak? Buna karar vermemiz gerekiyor. Önce aşağıdaki yazıya bir göz gezdiriyoruz. Earned, Paid ve Owned media nedir ve neden önemlidir öğrenip geri geliyoruz.
%100 mülkiyeti bize ait owned media’mız hangisi?
Web sitemiz? E-posta listelerimiz? Blogumuz? Mobil uygulamamız? Belki de hepsi?
Bu mecralar nasıl birbirini tamamlayacaklar. Bu mecralara gelenler nasıl bir akıştan geçecek. Amacımız bu mecralara trafik çekmek, kayıt almak, üye ya da abone yapmak hatta satış yapmak. Veri toplamak, işlemek ve veriyi tekrar kullanmak gerek. Basit bir CRM aracı kullanabilir miyiz? Formlarla veri toplayıp nerede saklayacağız? Excel bile olabilir. İlk aşamada önemli olan biriktirmek.
Nereye defnedeceğimizi seçtik mi? Merasim (kullanıcı deneyimi) nasıl olacak netleştirdik mi? Şimdi sıra hangi gazetelere ilan vereceğiz, belediye anonsları nasıl olacak, sela nereden okunacak gibi mecra seçim kararlarında.
Markaların Instagram’a bağımlı hale gelmesinin en önemli sebebi trafik. Milyonlarca kullanıcı, hedeflenebilir, segmentlere ayrılabilir, ölçülebilir bir halde karşınızda. İyi içerikler ile organik erişim yakalamanın yanı sıra paid media olarak da kıymetli. Yerine bir şey koymak zor. Ama artık odağımızı ve kaynaklarımızı başka mecralara aktarmak zorundayız.
YouTube, TikTok, hala Facebook ilk akla gelen mecralar. Google arama ve reklam ağı, programatik tam anlamıyla yerini doldurmaz ancak değerlendirilebilinir. Burada tek bir doğru yok. Deneyecek ve göreceksiniz. Zaman kaybetmemek için hepsinde bütçe harcayarak dönüşleri ölçmek önemli. Instagram dinamikleri diğer mecralarla aynı değil. Tecrübeniz çöp olmadı ama işleri aynı şekilde sürdürmeniz de mümkün değil.
Mecraları seçtiniz mi? Tüm elde kalan mecralar ve yeni açılanlar ile cenazeyi duyurma zamanı. Ne demiştik daha önce telefonla eş, dost ve akraba aranacak. Markamız için eş, dost ve akraba, “Eski Müşteriler”. Hemen ama hemen eski müşteriler aranacak, müşterilere SMS atılacak, WhatsApp’tan ulaşılacak. E-postası olanlara da bir e-posta gönderilecek. Konuşma metni de e-posta da mesaj da kabaca aşağıdaki gibi:
“Bildiğiniz gibi Instagram engellendi. Size alternatif kanallardan hizmet sunmaya devam ediyoruz. Bize xxx.com’dan, 5991234567 numaralı sipariş hattından ya da posta@xxx.com mail adresinden 7/24 ulaşabilirsiniz. X.com/xxx ve TikTok.com/xxx hesaplarımızı takip ederek bizden haber almaya devam edebilirsiniz.”
Gazete ilanlarımızı da çıkalım. Google’da arama sonuçlarına Instagram adınızla bir miktar reklam girmek ve size ulaşmaya çalışanları sitenize yönlendirmek mümkün. Facebook, Twitter, TikTok, YouTube gibi diğer mecralarda “takip et” konseptli sponsorlu gönderiler yapılabilir. Elde telefon ve e-posta verisi varsa mecraların özel reklam tipleri kullanılarak eski müşterilerinizi hedefleyebilirsiniz. Mesaj yukarıdakine benzer olmalı. “Artık buradayız, hizmete hazırız…”
Reklam harcaması yapmak önemli. Reklamlar, Instagram’da kaybettiğiniz trafiğin yerini doldurmayabilir ama ilerlemeniz için size bir ivme yaratır, bir miktar erişimi dengeler. Buna ek olarak da mecraların dinamiklerini öğrenme sürecini hızlandırır. Bu da telafi için size zaman tasarrufu sağlar.
Cenaze sonrası ilk 3 gün
Duyurularımızı yaptık. Yeni mecralara içeriklerimizi çıktık. Mevta ile helalleştik, gömdük ve eve geldik. Yas süreci artık başladı. Yokluğuna alışacağız, hayatımızda türlü türlü değişiklikler yapacağız. Duyurular sonrası taziyeye gelenler var. Baş sağlığı dilekleri paylaşılıyor. Siz baktığınız her yerde Instagram’ı görüyorsunuz. “Ah keşke engellenmeseydi de yanımızda olsaydı” diyorsunuz içinizden. Belki açarlar tekrar diyerek teselli ediyorsunuz kendinizi. Çok normal. İlk birkaç gün böyle geçecek.
Ben İzmirliyim. Bizim orada 3. gün hayır lokması dökülür, sokaktan gelip geçene dağıtılır. Hazırsanız Instagram’ın lokmasını dökme zamanı geldi. Markamız adına, hayrına bir şeyler dağıtıp erişimimizi artırmayı deneyeceğiz.
Hem eski müşterilere hem de potansiyel müşterilere ücretsiz kargo, bir seans ücretsiz online görüşme, %20 indirim ya da e-posta bültenine kayıt olanlara 250 TL hediye çeki gibi bir ayrıcalık önereceğiz. Bu öneriyi %100 owned media kanallarımızdan ve yeni mecralarımızdan duyuracağız. Reklam ile desteklemek akıllıca olur. Burada yapmaya çalıştığımız şey kayıp müşteriyi yerine koymak. Kötü giden satışları, randevu taleplerini hızlıca eski seyrine getirmeye çalışmak.
Lokma dökerken belli ölçüde bir zarar göze alınabilir. Mallar depoda duruyor, kira, çalışan masrafları, ödemeler hepsi seni bekliyor. Mecburiyetten ****doğan bir âtıl kapasite var. Bu kampanyanın maliyetini müşteri edinim maliyeti olarak görmek lazım. Üstelik yeni mecraları deneme şansı ve mecra dinamiklerini öğrenme de yanına kar kalıyor.
Durmak yok, mücadeleye devam!
7. gündeyiz ve sıra geldi helva dağıtmaya
Şu ana kadar ne yaptık?
Bir, durumu kabullendik.
İki, ayağa kalkıp birkaç adım attık.
Şimdi eşle, dostla, akraba ile tekrar buluşacak, rahmetlinin helvasını yiyip yasın bir sonraki aşamasına, vedalaşmaya geçeceğiz.
Elinizdeki en önemli müşteri kaynağı şu aşamada eski müşteriler. Sizden ürün almışlar. Size güveniyorlar. Ürünü, hizmeti deneyimlemişler. Instagram’ın helvasını yerken onları davet etmemek olmaz.
Eski müşterileri siteye kaydolmaya, e-posta listesine abone olmaya bu defa bir ödülle davet edeceğiz. Burada altını çizeceğimiz mesaj sadece eski müşterilere özel bir kampanya olduğu. Lokma dağıtırken verdiğimiz indirime ya da fırsatlara ek avantajlar…
İletişimin bir ucuna da referans isteme, arkadaş daveti gibi şeyleri ekleyebilirsek süper olur. Eski müşteri bize yeni müşteri getirir. Müşteri edinim maliyetimiz düşer, satış açığımız bir miktar daha azalır.
Eldeki verileri kullanarak hedefli reklam çıkmaya, mesajı kitleye eriştirmek için çalışmaya devam.
Eşyaları toplama
Mevtanın ardından elde yıllardır birikmiş eşyalar (içerikler var.) Bu içeriklerin bir kısmı her zaman taze (evergreen) içerikler. Yeni ağırlık verdiğiniz mecralarda (TikTok, YouTube, Facebook, Twitter vb.) kullanmadığınız içerikleri tekrar kullanma zamanı. Güncelliğini koruyan tüm içeriklerinizi toparlayın. Günde 3-5 kez eski post’larınızı tekrar paylaşın. Sık paylaşım organik erişimi arttıracaktır. Buna ek olarak reklam desteği ile daha fazla insana erişebilirsiniz. Eski post’larınızdan reklam geri dönüşü yüksek olanları desteklemeye devam edin. Rahmetlinin tüm eşyalarını ihtiyaç sahibi mecralara dağıtın gitsin.
Bu dönem bolca raporlara bakacağınız dönem. Ne tıklanıyor ne satış getiriyor, müşteri ne ile ilgileniyor hepsi verilerde. İç görü toplayacağımız, bolca öğreneceğimiz, yeni fikirleri deneyeceğimiz bir ayımız var. Zor, ama sıkın dişinizi, az kaldı.
Kırk pilavı ve yasın sonu
Yukarıda yazdıklarımı yapıp da 40. güne geldiyseniz rahmetli Instagram’ın yasını atlatmış olmalısınız. Dediklerimi yaptıysanız 4 konuyu başarmış olacaksınız.
Mülkiyeti kendine ait mecralar canlanmış
Yeni kanallarda yol almış, tecrübe kazanmış
Instagram bağımlılığı kalmamış
Orta vadeli yatırımları konuşmaya hazır hale gelmiş
Yasın son aşaması pilav dağıtmak. Artık tüm kanalları aktif ettiğiniz, daha bütünleşik bir iletişim bakış açınız var. Yeni bir kampanya kurgulamanın zamanı. İndirim, yeni üyelere özel fırsatlar, kargo bedava gibi araçları bu defa yeni müşterilere gel gel demek için kullanacaksınız. Artık ayakta kalmak için değil, büyümek için, derinleşmek için kampanya yapıyorsunuz. Pilavı dağıttıktan sonra artık derin bir nefes alıp yeni bir strateji konuşmak lazım. O da başka bir yazının konusu.
Instagram öldü ama ölenle ölünmüyor. Hayat devam ediyor. 40 günde ayağa kalkmak, toparlanmak hatta birkaç adım atmak mümkün. Umarım bu yazı bu belirsizlik ortamında, size mücadele için güç, harekete geçmek için ilham verir.
Kolaylar gelsin!