Sakın Marka Olma - 3 - “Minimum Branded Product”
Yeni bir kavram ile karşınızdayım. Marka olmama kılavuzunda bu hafta 3 tane istisna var.
Sakın Marka Olma serisi ilk olarak “Marka danışmanınızı kovun” yazısı ile başladı. “Nereden çıktı bu marka muhabbeti?” ile de devam etti. Bu yazı serinin üçüncü yazısı. Bu yazımızın içeriğini “Minimum Branded Product” kavramı ve “kimler marka olmalı” sorusu. Keyifli okumalar.
“Minimum Branded Product” (MBP) nedir?
Bu havalı tanımın Türkçesi bence “işini görecek kadar marka olmak” olmalı. Sektöre, işe ya da rekabete göre değişmek ile birlikte bir genelleme yaparsak bir logo, bir isim, bir levha, bir e-posta adresi, web sitesi ya da sosyal medya hesabı bence yeterli MBP için.
Bir doktor için kartvizit, levha ve iyi bir Instagram hesabı yeterli olabilir. Bir kasap ya da bakkal için isim yazılı bir levha, Google haritalara bir kayıt yeterli olabilir. Bir banka için logo, kurumsal kimlik kılavuzu, sosyal medya şablonları, şube dekorasyonları, afiş, broşür gibi basılı materyaller, web sitesi, kalem, defter, zarf ve antetli kâğıt gibi onlarca ıvır zıvır gerekebilir. Bankanın işini görecek markalı materyal sayısı ile Kasap Recep’in ihtiyacı aynı değil.
Ben markalamayı işe başlarken minimumda tutma taraftarıyım. Zamanla, ihtiyaca göre MBP genişler, daha fazla alanda marka iletişimi yapılmaya, daha fazla alan markalanmaya başlar. İlk yazıdan beri aynı şeyi söylüyorum. “Pazarlama sebep, marka sonuç!”
MBP’yi belirlerken marka yolculuğuna, hedeflerine göre değil pazarlama ihtiyaçlarına göre hareket etmek lazım. Marka şimdiden büyük alıp (yatırım yapıp) seneye de giyeceğiniz bir kıyafet değil. Seneye başka dertleriniz, başka ihtiyaçlarınız olacak. Kaynaklarınızı marka yatırımında tüketmeyin. Formül açık: “Minimum marka yatırımı, maksimum erişim, dönüşüm ve elde tutma.”
Zaten sattıkça, yeni müşteri geldikçe minimum marka ihtiyaçlarınız genişleyecek. Kasap Recep bir levha ile başladığı yolculuğuna, Google Maps’e kaydolarak devam edecek. Ürün çeşitlerini Instagram’a yükleyecek. Paket ile yakın bölgelere dağıtıma başlayacak. Motoru, motorcuyu markası ile giydirecek. Daha fazla bilindikçe, daha çok sattıkça işi ölçeklemeye devam edecek. Restoranlara, catering firmalarına et tedarik etmeye başlayacak. Satışçıları için kartvizit, arabaları, kamyonları için araç giydirmeye ihtiyaç duyacak. Kurumsal müşterilere giderken antetli kâğıt, zarf ve dosyaya ihtiyaç duyacak. Daha fazla erişim için dijitalde daha fazla konuşacak. Kim bilir belki bir YouTube kanalı açıp kasaplığın inceliklerini anlatacak. Zamanla büyüyecek, ölçeklenecek ve marka olacak.
Bu yazdıklarım doğal marka olma yolu. Pazarladıkça, sattıkça kendiliğinden gelen bir bilinirlik, ün ve güven. İstisnalar elbette var. Ama çoğu firma için yeterli. B2B iş yapan nerede ise her firmanın tek ihtiyacı MBP, daha fazlası değil. Dağıtım ağı kuvvetli birçok ürün ve hizmet için de fazlası ile yeterli. Monopol piyasalar ya da genel tüketim malları için MBP’den fazlası gerekli değil. Bazılarında MBP bile gerekli değil. Peki ama neden?
Keep reading with a 7-day free trial
Subscribe to Buraksu.com to keep reading this post and get 7 days of free access to the full post archives.