Yapay zekâyı iş hayatında nasıl kullanıyorum?
“Hangi yapay zekâ?” diye girmek lazım konuya sanki. Ben genellikle dil modelleri ile haşır neşirim. Görsel ya da video sürekli kullanmadığım teknolojiler. Arada yazılar için görsel gerektiğinde, bazen de Shorts/Reels gibi videolarda kullanmak için.
Dil modellerinde ise bir favorim yok. ChatGPT, Claude, Deep Seek değiştirip değiştirip kullandığım araçlar. Ne için kullanıyorum?
Günlük basit sorulara cevap bulmak için
Bir kısım katma değeri düşük işlerde
Pazarlama ve marka stratejilerinde
Yazılı içerik üretirken
Daha iyi anlamak için
İlk madde en açığı. Aklıma gelen ve hemen bilgi almam gereken sorular için ChatGPT elimin altında. İtiraf ediyorum. Ben genellikle Barış’la bir konuda tartışıp kim haklıymış ona bakmak için de kullanıyorum. :)
Yazıya ara verdim, gittim baktım. Bilgi almak amaçlı en son pazar günü kullanmışım. Azerbaycan’ın özerk bölgelerine bakmışım. Belli ki başka ihtiyacım olmamış.
Katma değeri düşük işler gün içerisinde ya içerik üretirken ya da tüketirken karşıma çıkan ihtiyaçlar. Örneğin AIFRYER’ın tüm bölümlerinin başlık ve açıklamalarını yazmam gerekiyordu. Tüm videoları indirdim. Onları Capcut’a attım. Otomatik altyazı oluşturdum. Onu da ChatGPT’ye verdim ve “sadece eklediğim dosyadaki altyazıları kullanarak Youtube için bana 3 tane başlık önerisi ve geniş bir açıklama metni oluştur” dedim. Çıktıları inceledim. Copy/paste yaptım geçti gitti.
Bu tarz işlerde çok daha iddialı prompt’lar yazıp çok daha iddialı metin ve başlıklar oluşturulabilir mi? Evet oluşturulabilir. Gerekli mi? Bence değil. Günün sonunda insanların okumayacağı, sadece botların okuyacağı ve indeksleyeceği bir içerik için çok da zaman harcamayı gerekli görmedim. Başkası görebilir.
Diğer katma değeri düşük iş örneğim belli konularda anlık doğrulama yapma, biraz da emin olma aracı gibi kullanmak. Dün çıkacak Kroppa içeriğini ilk okuduğumda içerikten emin olamadım. İçerikte verdiğimiz bilgi bana biraz yetersiz geldi. Ama ne eksik tam olarak ifade edemedim. Deep Seek’e sordum. Ondan gelen cevaba göre ekibe döndüm bir revize istedim.
Herhangi bir içerik ile ilgili çeviri, gramer kontrolü, yazım hatası gibi operasyonel işlerde de YZ kullanıyorum. Biten yazıyı mutlaka ChatGPT’ye atıyorum ve geliştirme önerileri istiyorum. Ben ChatGPT’yi ortalama okuyucu kabul ediyorum. O beni anlıyorsa, okuyucu da anlar. Ondan aldığım geribildirimleri gerekli görürsem kullanıyorum. Örneğin yazıya bir örnek ekliyorum.
Üçüncü, dördüncü ve beşinci maddeyi bir arada anlatmak istiyorum. Neden? Çünkü bu üç amaç için de benim kafam tümden gelim metoduna benzer şekilde çalışıyor.
Hem yazmak için hem pazarlama ve marka için bir yaklaşım olmak için zihnimi türlü türlü bilgi ile doldurmam gerekiyor. Genellikle ilgili ama bazen de ilgisiz bir sürü farklı bilgiyi çorba yapar gibi zihnimin bir kenarında biriktiriyorum. Dolayısıyla hazırlık süreci benim en çok zamanımı alan kısım oluyor her daim.
Kafamda bir fikir ile yola çıkıyorum. Google’da konu ile ilgili arama yapıp çıkan sonuçlara göz gezdiriyorum. Bir linkten bir şey ilgimi çekiyor. Biraz o linki kazıyorum. Sonra elimde biraz daha fazla fikirle ChatGPT’ye geliyorum. Onunla sohbet ediyorum. Asla spesifik bir prompt ile başlamıyorum. Bana geniş ve vasat bir cevap vermesini istiyorum. Bu diyalogdan bir şeyler daha netleşiyor zihnimde.
Tekrar Google. Zaten daha önce işleyip kafamda fikir haline getirdiğim tonlarca şey var. Bu dağınıklık yavaş yavaş birbirine bağlanmaya başlıyor. Farklı bilgiler arasında ilişkiler kurmaya başlıyorum. Bir bağlantı yavaş yavaş güçleniyor. Yeni bir fikre, yeni bir keşfe doğru sivriliyor aklımda.
Sonrası yine Google. Yine ChatGPT. Bu fikri destekleyecek örnekler arıyorum. Bu fikre karşıt görüşler arıyorum. Sonra internette aranırken birden karşımda bir tavşan deliği çıkıyor. Bayılırım tavşan deliklerine. Bir anda yeni bilgiler, yeni keşifler, yeni anlayışlar geliştirmeye başlıyorum. Ya da bazen zihnimdeki tüm bağlantıları yitiriyorum. Bu tavşan deliği alıyor beni bambaşka bir yere çıkartıyor. Yeni bir anlayış düzeyinde tekrar değerlendirmem gerekiyor her şeyi.
Bu süreç tekrarların yanı sıra bolca nadasa bırakma da içeriyor. Araba kullanırken, yemek yaparken, uyumak için azıcık uzanmışken aklımın bir yerinde ektiğim fikirlerin filizlenmesini bekliyorum. Veeeee, ta da! İyi bir yazı fikri, iyi bir reklam içgörüsü, iyi bir stratejik yaklaşım fikri karşınızda.
Sonrası bu işi yazma, paylaşma aşaması. En kritik adımlardan birisi bu. Okuyucuyu, stratejinin müşterisini, reklamın izleyicisini karşına alıp ona işin neden ve nasılını anlatma zamanı. Bunu yapabilmek bütünsel bir anlayış gerektiriyor. Bu hal bir bilgelik hali. (DIKW piramidi) Kendimi övmek için söylemiyorum. Herkes bir konuda bu seviyede bir bilgeliğe sahip olabilir. Bu anlayış, bu bilgelik halini basitçe anlatmam gerekirse bir şeyleri doğru yapmak ile doğru şeyi yapmak arasındaki fark.
Bu noktaya geldiğinizde artık iş kolay. Tüm noktalar (pixel) birleşmiş ve siz bu noktaların oluşturduğu bütün resmi görür olmuşsunuz. Gerisi kaydıraktan kaymak gibi artık. İlk cümleleri yazmaya başlayınca yazı kendiliğinden akmaya başlıyor. Marka ile ilgili stratejinin ilk slaytlarına başlıkları yazmaya başlayınca sunum kendiliğinden akmaya başlıyor.
Ben bir generalistim. Yıllardır zihnim hep böyle çalıştı. Okuduğum, izlediğim, duyduğum her şeyi birbirine bağlayarak hayatta kaldım. Beni muhtemelen birçok insandan farklı kılan şey zihnimin böyle çalışması. Tıpkı kas hafızası gibi.
Yapay zekâ benim için hâlâ bir araç. Üzgünüm ki insanların çoğu için böyle değil ve böyle olmayacak. ** Yaptığım işi YZ’nin taklit edemeyeceğini düşünüyorum. Kibirli bir açıdan değil, hâlâ insana özgü sezgilere (gut feeling) sahip olduğumuz için. Fakat bu işim değersizleşmeyecek demek değil. Bunlar ayrı yazıların konuları.
Şimdi sıra tüm yazıyı ChatGPT’ye atıp redaksiyon işlerini yaptırmakta. Sonrasında da yakışıklı bir İngilizce çeviri yaptırırım. Missss.
Peki siz nasıl kullanıyorsunuz?
YZ sizin kaslarınızın yerini aldı mı şimdiden?
Hangi kaslar diyorsanız durum ciddi.
- Burak