Yırtılan pantolonum
Akşam için tavuk yazmıştı diyetisyen. Yanına da mantar sote. Mantarları soyarken Selçuk Şirin, Emrah Safa Gürkan'a katılmış. Yeni kitabını anlatıyor. Arada muhabbet Kahneman’a ve kitabına geldi. Selçuk Şirin “herkes kitabın ilk 2 bölümünü okuyor gerisini okuymuyor” dedi. lksdjhdlasşdalk. Ben bugün yazdım yahu okumadım diye.
Şans işte. Ama aptalsanız bunun şans değil de bir işaret olduğunu düşünebilirsiniz. Bir kısım insan baya orta çağda yaşıyor zihniyet olarak. Burada kastım yobazlık değil. Eleştirel düşünceden, sorgulamadan uzak olma hali. Bir yandan da her şeyi sorgulamak da mümkün değil. Bilemiyorum. Daha az aptal olunabilir.
Özellikle bu siyaset konusu ilginç. 2. yılındayız Hatay değreminin. Ölen öldüğü ile kaldı. Hiç kimse ne hesap verdi ne de pişman oldu. Vicdan azabı bile duymadı bir kısım siyasetçi. Ya ne olacaktı. Gündeme yine Gezi’yi getiriyorlar. Vatandaşın gündeminde gezi yok. İşsizlik ve ekonomi var. Öcalan’ı çıkaracaklar halkın itiraz edecek gücü yok. Demokrasi bugün yazdığım gibi batıdaki gibi değil. Bizim kendi demokratik taamüllerimiz var. İktidara gel ve asla gitme.
Yeni bir eylemcilik tipi var. Twit atıcılık. Oturduk yerden alayına sallıyorsun. Bir şey yazmayanlara da saydırıyorsun. “Susma sustukça sıra sana gelecek” diye diye kahramanlık yapıyorsun. Romantik ve ıslak hayallerinizde birileri istifa edebilir. Bu topraklarda öyle bir şey yok. Aldığımız eğitim, izlediğimiz filmler ve sanırım batıya dönük yüzümüz sebep buna. Zannediyoruz ki bizi sikliyorlar. Umurunda değiliz kimsenin. Başka birileri de onların umurlarında değil. Herkesin bir siyasi kariyeri var. Onun peşinde koşturuyor. Biz de onların peşinde “paşa paşa” oy veriyoruz.
Son seçimde oy kullanmadım mesela. Misss. Kendimi en az aptal hissettiğim seçim bu oldu. Anlamı da yok zaten. Dünya bize anlatıldığı gibi değil. Hele bizim ülke hiç değil.
Portekiz’in diktatörünün son yılları benim için ufuk açıcı olmuştu. Porto ve Lizbon’da kaldık 1 ay kadar Aysel ile, Gökhan ve İlke ile. Doğal olarak müzelerine gittik, sokaklarında gezdik. Azıcık tarihini okuduk. Meşhur Portekiz Diktatörü Salazar’ı yakından tanıdık. İspanyolların diktatörü Franko’ya atfedilen “futbol, fado ve fadima” lafı aslında Salazar abiye aitmiş. Fadima dini bir efsane. Fado yerel müzikleri. Futbolu biliyorsunuz.
Önemli kısım bu değil. Önemli kısım bence hikayenin sonu. İlahi adaletin olduğuna, bu yaşadıklarımızın bir gün hesabının sorulacağına olan ümidimi yitirmeme sebep olan bir hikaye. Salazar, Portekiz’i 40 yıla yakın bir süre yönetmiş. Kimse ne devrim yapabilmiş ne de darbe. 40 yıl diyorum. Sonra beyin kanaması geçirmiş. Ölecek diye düşündükleri için yerine birini atamışlar. Salazar sonra beklenmedik şekilde iyileşmiş. Kimse adama yerine başkasının göreve geldiğini söylememiş. Ölene kadar 2 yıl idare ermişler adamı. "Ortamlarda Karanfil Devrimi hikayesinin anlatıldığına bakmayın. O devrim adam öldükten 3-5 yıl sonra.
Ne olmuş yani? Yaptıkları adamın yanına kar kalmış. Ne birisi hesap sorabilmiş, ne de bir ceza almış. Kimsenin yargılanmayacağını, yapılanların her zaman olduğu gibi yapanların yanına kar kalacağını kabul etmek bana daha doğru geliyor. Belki de daha kolay. Böyle düşününce bir şey yapmaya gerek kalmıyor. Belki de ılık götlülüktür. Belki değil kesin öyle.
Bunlar hep bize verdikleri eğitim yüzünden. Verdiler bize evrensel ahlak martavallarını, sistemin içinde kuzu ettiler. Üstüne bir de böldüler, yalnızlaştırdılar. Geriye anca sinyalleme yapan, bireysellik ile bencillik arasında bir yerde kalmış, ahlakçı hıyarlar kaldı. Eğitim sistemimiz iyi matematik veremiyor olabilir ama sistem içinde kalacak ılık insan yetiştirmek de oldukça başarılı. Herkes bir gün yırtacağına inanıyor. Bir gün gelecek ve… Romantik solculuk böyle bir şey…
THY konkuruna gidişimiz geldi aklıma. Wingo diye bir kuşları vardı bunların. Onun üzerinden konkur briefi vermişler. Biz kendimizi zorla davet ettirmişiz. Ortaklarımdan birisi severdi böyle siyasi ilişkileri falan. Sunuma başladık. yarım saat oldu. Bizi dinleyen abilerden birisi bir ara verebilir miyiz dedi sunumu keserek. Elbette dedim. Kalktılar, Cuma’ya gittiler. Biz de mal mal bekledik. Sanırım konkuru almak için biz de gitmeliydik. kjfdshdklas. Alnımız secdeye değmediği için konkur kaçırdık. :)
İstesem de gidemezdim halbuki. THY konkuruna giderken kumaş pantolon mu giysek, üstümüzde bir ceket olsun, kravat abartı olur falan diyerek darlamıştı beni ortak. Ben de en son düğünümde giydiğim kumaş pantolunu giymiştim. Düğmesi zor kapandı yeminle. Baya kilo almışım evlendikten sonra. Sığmasına sığdım da oturmayı hiç denemedim. Ortak’ın arabaya bineceğiz. Ön kolduğa oturmam ile birlikte caaaart, pantolon yırtılfı. Hassiktir… Birazdan konkura gideceğiz. Nasıl olacak. Eve gidip üstümü değiştiremem. Konkura geç kalırız. Dedim ki ben bir kalkayım arabanın önünden geçeyim. Sizde benim götüme bakın bir şey gözüküyor mu? Yırtık makul bir yırtık mı? (ne kadarı beni durduracaktı bilmiyorum.)
İndim arabacan. Bacaklarımı kalçadan küçük adımlarla atıyorum ki yırtık büyümesin. Pengueni andıran bir yürüyüş şekli ile arabanın önünden yürüdüm. Bir araba adam götüme baktılar bir şey görebilecekler mi diye. “Yok abi, bir şey görünmüyor” dediler. İnandım arabaya bindim. Konkura gittik. Hiç oturmadım. Kimseye hiç arkamı dönmedim. Yavrusunu önüne almış tıpış tıpış ilerleyen bir imparator pengueni gibi sallana sallana yürüdüm. (sanırım sandığa tıpış tıpış gidecekler lafı bu hikayeyi çağrıştırdı kafamda. ohaaaa. kafam resmen çöplük.) Pantolondaki yırtığım izin vermedi Cuma’ya gitmeme. “Yoksa kesin giderdim” dermişim.
Yarın Buraksu.com’a yazayım. “Yırtık bir pantalon bize nasıl konkur kaybettirdi?” Sanırım tek sebebi pantolon değil. Kartal İmam Hatip’de okumamamızın da etkisi büyük. Azıcık imam hatip, ilahiyat falan olsa idi hayatımda yeminle başka yerde idim.
Okul konusunda biliyorsunuz “network” muhabbeti çok dönüyor. Özel okul seçerken, arkadaşları ve arkadaşların ailelerini de seçiyorsunuz. Ne kadar zengin çocuğu arkadaş o kadar iyi çocuk için… Ben bu konuda elbette ki çok şanslı idim. Maltepe Askeri Lisesinde okudum. Sınıf arkadaşlarımın yarısını Atatürkçü diye attı FETÖcüler. Kalan yarısını da FETÖ’cü diye attılar. Geçen bir whatsapp grubu kurmuşlar. 9. Kısım diye. Kimi sorsam abi burada yazışmayalım falan diyorlar. Benim network pek bir işe yaramadı özetle. Şanslıyım dediysem ironi.
Gideyim iki tane AKTİVYA yiyeyim. Gece öğünüm. Diyetisyenim sağolsun, gece aç koymuyor beni. 144 olmuşum. 9 kilo vermişim bir ayda. Benim için küçük insanlık için büyük bir kilo.
Yoruldum…
1 saate yakın oldu. 4 saati tutturamadık bugün. Azıcık kitap okuyayım. Yatayım. Yarın erken kalkar yazı yazarız.
Hadi iyi geceler…